Bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren yaradılış özelliği, eşey, cinslik, seks. TDK bu şekilde tanımlamış ‘’cinsiyet’’ kavramını. Peki gerçekten cinsiyet nedir, neden bu kadar önemlidir ve hayatımızın her alanının kalın çizgilerle çizilmesine neden olabilecek kadar büyük bir şey midir? ‘’Bu bir moda platformu, ne diyor bu kız?’’ diyebilirsiniz. O zaman konunun moda kısmı için okumaya devam edin!
Bu konudaki bilimsel araştırmalara göre, evrim sürecinde canlıların ilk başta cinsiyetsiz, sonra çift cinsiyetli olduğu ve daha sonra da tek cinsiyete evrimleştiği görülmektedir. Cinsiyetlerin evrimleşmesinin nedeninin, tür içerisindeki adaptasyon avantajının arttırılması olduğu düşünülmektedir.
İnsanda embriyolojik dönemin 6. haftasına kadar, erkek-dişi fark etmeksizin her bireyin vücut planı, dişi oluşacakmış gibi ilerlediği, ancak 6. haftadan sonra erkeklerin farklılaştığı gözlemlenmiştir. Yani aslında cinsiyet o kadar keskin çizgilere sahip bir konu değildir. Hayatımızı ona göre yaşamamıza neden olabilecek bir olgu asla değildir. Bedensel farklılıklar nedeniyle oluşan giysi kalıplarına söylenebilecek hiçbir söz yoktur çünkü kıyafetlerimiz olabildiğince ergonomik olmalıdırlar. Ama erkekler neden etek ve elbise giymez, giyemezler? İskoçya’nın erkekler için olan ulusal kıyafeti etektir. Gayda çalan İskoçlar neden bize absürt gelmiyor? Çünkü kadınların etek giymesinin olağanlığı kadar erkeklerin de etek giymesi normal bir şey. Sırf cinsiyetlerimiz farklı diye neden seçebileceğimiz renkler ve formlar kısıtlansın? Bana göre bu durum dünyada oluşmuş en saçma tabudur. Örneğin ünlü moda tasarımcısı Marc Jacobs sıklıkla etek giyiyor çünkü neden giymesin?
Geçmiş yıllara göre cinsiyet kavramının biraz daha şeffaflaştığını, günümüzde androjen, maskülen, feminen gibi farklı kavramların artık sıklıkla karşımıza çıktığını rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Bir kadının bol kesim bir ceket giymesi, bir erkeğin pembe bir tişört giymesi veya herhangi birinin vücut hatlarını belli etmeyen, bol kıyafetler giyinerek cinsiyetsiz bir havaya bürünmesi artık sürekli gördüğümüz manzaralardandır. Dünya ikiye ayırılamayacak kadar çok şeye sahip. Neden her şeye sahip olmak yerine belirli şeylere sahip olalım ki? Bir kadın göğüs dekolteli, yırtmaçlı, vücudunu saran bir gece elbisesiyle topuklu bir ayakkabı giyebilir. Aynı kadın ertesi gün geniş bir kumaş pantolon üzerine ceket, içine gömlek ve ayağına da makosen ayakkabılar giyebilir. Ya da aynı şekilde, bir erkek istediği yerde istediği zaman rahatlıkla bir etek ya da pembe, turuncu, kırmızı bir kıyafet giyebilir. Günümüz toplumunda, modern çağda, bu görüntüler o kadar da şaşırtıcı gelmemeli bize.
Aslında çağımız insanlarını ‘Nötr Cinsiyet Kuşağı’ olarak adlandırmak yanlış olmaz. Çünkü kim ne olmak isterse özgürce, o olabilir ve bu kişinin kendisinden başka hiçbir kişiyi ilgilendirmez. Sonuç olarak; kim ne der demeden, tabuların içine sıkışıp kalmadan, nasıl istiyorsanız öyle olun. O halde modalı günler!
Ayşe Katılmış
” Fashionziner New Author ”
Bu yazıdaki referanslar: Wikipedia, TDK
Herkese merhabalar! Ben Ayşe Katılmış. İlk yazımda öncelikle kendimden bahsedip biraz kendimi tanıtmak istiyorum. Ben kim miyim? Kısa bir özet geçecek olursam; ben, 13.01.1995 tarihinde –yani 22 yaşındayım- İstanbul’da doğdum ve büyüdüm, şuanda da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümünde eğitim görmekteyim.