BOL, ŞIK, ZAMANSIZ: MÜTEVAZI MODA ANLAYIŞI
Bu yılın başından beri dikkat çeken ve yavaş yavaş moda dünyasını da ele geçirmeye başlamış bir akımın içine giriyoruz, “Mütevazı Moda”. Yanlış okumuyorsunuz evet, bu akım aldı başını gidiyor diyebiliriz. Son dönemlerde dünya çapında yaygınlaşan bu moda akımıyla ilgili BBC’de harika bir yazı vardı ve bununla ilgili yazmalıyım düşüncesi oluştu birden. Asha Mohamud’un anlattıklarını okumanız için sizlere aşağıda link bırakacağım. Dünya çapındaki büyük markaların moda sektörüne yön verdiği aşikâr ancak son dönemlerde biz de değişimi fark etmedik mi?
Bu artık eskiye dönüşten ziyade giyim tarzlarını birleştirmeye giden bir akım haline geldi. Mütevazı moda anlayışı kapalı kadınları kapsayan dar bir tanım değil, bu algıyı değiştirelim. Kadınlar olarak artık kalıpların dışına çıkmaya başladık. Çeşitli kıyafetler arasından rahat hissettiğimiz parçaları seçiyoruz ve bunları günlük hayatta kullanıyoruz. Dar kıyafetler çoğu zaman zaman hayat kurtarıcı olsa da artık onlara karşı mesafeli bir tavır almaya başladık dersek yanlış olmaz. Giymeyi bıraktık demiyorum ama çoğumuz sıkıldık ve geniş bir şıklığı yakalamış parçaları onlara tercih etmeye başladık. Doğru kullanıldığı zaman elbiseleri, pantolonları, kabanları, tişörtleri, gömlekleri, bluzları bu kalıpta görmek hiç rahatsız etmiyor. Ayrıca dünyaca ünlü markaların da vitrinlerinde artık rahat parçaları görüyoruz. Sonuçta bu sektör arz talep meselesine göre işliyor. Alıcı varsa onlarda kendilerini buna göre ayarlıyorlar.
Sırf güzel diye kendimizi kasarak giydiğimiz kıyafetin hiçbir önemi yok doğal olmadıktan sonra. Moda dergilerinden fırlamış gibi gözüktüğünü düşünen ama kendine uygun kıyafeti seçemediği için komik gözüken insanlar çevremizde çok fazla. Bedenini tanıyarak giyinmek tüm kuralların başında. Fiziksel özelliklerini, kendini kabul ederek giyinmeyi öğrendiğinde her şey tamam olur. Moda kurbanı olmadan bu işin içinden çıkmayı öğrenmelisiniz öncelikle. Kendini tanımakla başlayan bu serüvenden en doğru şekilde sıyrılabilirsiniz. Tekrar tekrar söylediğim gibi her şeyin başı bedenini tanımak!
Kadınlar elbette ki istedikleri kıyafetleri giyebilir, bunda hiçbir sıkıntı yok. Ancak 42 beden birine 34 beden gitmez ya da bacak boyu kısa olan birine çok kısa bir etek gitmez. Bunlar gerçek hatalara yol açabilir. Biz reklamlardaki mankenler değiliz kusursuzu yakalamak gibi bir derdimiz yok. Sadece biraz akışına bırakmanın zamanı gelmedi mi sizce de? Olduğumuz insanı kabullenelim ve ona uygun giyinmeyi deneyelim. Bariz hatalar yapmaktan kaçmak çokta zor değil.
Mohamud, “Kadınların, erkeklere seksi görünmek için giyinmek yerine, kendilerini seksi hissetmek için giyindiklerini hissediyorum” diyor röportajında. Bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum. Kendimizi gösterme devri yıllar önce kapandı artık her şeyi kendi beğenimiz, isteğimiz doğrultusunda yapıyoruz.
Rahat parçalar eski dönemlerden beri yaşlı işi olarak görülse de o devir artık kapandı. Hem moda kendi kapılarımız değil mi? Şunu düşünün, hepimizin ya okulu ya işi ya da koşuşturduğu bir hayatı var. Belki 12-13 saatimizi dışarda geçiriyoruz, kendimize ayırdığımız zaman çok kısıtlı. Bu yüzden rahat olmak, rahatlığımızın yanında şık görünmek ve modadan uzaklaşmamakta istiyoruz. Kendimizi belirli kalıplara sığdırmamayı öğrenmemiz lazım öncelikle. Giydiğimiz her kıyafeti olduğumuz ortama uyarlayamadığımız için bu akımın hızla büyüdüğüne inanıyorum.
İngiltere’nin en büyük zincirlerinden John Lewis son yayımladığı raporda tüketici grubunun artık daha uzun ve geniş modeller tercih ettiğini belirterek yukarda yazdıklarımızı destekleyecek bir veri sunmuştur. Mağazaya göre orta boy giysilerin satışında bu yıl yüzde 152’lik, ayak bileği uzunluğunda pantolonların satışında ise yüzde 33’lük bir artış yaşandı. Sadece John Lewis değil, Marks & Spencer ve ASOS gibi mağazalar da mütevazı moda tarzına talebin yükseldiğini fark eden markalar. Inditex grubunun da buna yöneldiğini son sezonlarında görmek fazlasıyla mümkün.
İngiltere’de Umma Models’ın başında bulunan Shammie Hammouda, 2020’de bu tarzın ana akım olacağına inanıyor. Özellikle 40’lı yılların en güzel isimlerinden Katharine Hepburn’ün rahat ve uğraşsız tarzını ilerleyen dönemlerde sıklıkla göreceğimize eminim.
Şimdilerde bile rahat, minimal tarzda parçalar günlük olarak sıklıkla tercih edilirken sektörün bu tarza daha çok ağırlık vermesiyle kim bilir nerelere varılır. Peki bu tarzla ilgili sizin düşünceleriniz neler?
Başka bir yazıda görüşmek üzere, sevgiyle kalın…
Şevval Dağdelen
“Moda: senin kalıbın, senin kuralların.”
Bu yazıdaki referanslar: bbc.com/turkce/haberler-dunya-50433305)
Subscribe our YouTube Channel!
Follow us on Instagram!