Aslında bu yazıyı her kelimesini hatta her harfi farklı renk olacak şekilde yazmalıyım ama bunu Iris Apfel kadar iyi yapamayacağım için düz devam ediyorum.
Beni heyecanlandıran bir yazı yazmak isterken o ve gözlükleriyle tanıştım. Dikkat çekmemesi, heyecan vermemesi ve yazımın konusu olmaması kaçınılmazdı.
Tabi ki öncesinde araştırdım, röportajlarını okudum, belgeselini izledim ve sürekli karşılaştığım ‘’en yaşlı moda ikonu’’ kalıbına aslında sadece sahip olduğu renklerin bile sığmayacağını farkettim; aksesuarlarını nereye koyacaktık ?
O, tüm bu etiketlemelerin dışında bir kadın.
Iris Apfel.
Şimdi biraz daha geriye gidelim.
1921 New York’ta doğdu. Aldığı sanat eğitiminden sonra iç mimarlık yaptı. Birçok önemli yapının restorasyonunda görev aldı. Stilini dokunduğu her şeyde gösterdi ve kıyafetleriyle her zaman dikkat çekti. Bunca yıllık koleksiyonunun ilk parçası 11-12 yaşlarındayken bodrum kattaki bir mağazadan aldığı 65 sentlik bir broş oldu.
1948’de Carl Apfel’le evlendiler. Düğününde pembe dantel, daha sonra da giyebileceği pratik bir şey tercih etti ve ayakkabıları hala onunla. Kumaş merakı onu ve Carl’ı bu alana yöneltti. 2005 yılında MET Iris’in kıyafetlerinden oluşan bir sergi düzenledi. Beklemedikleri kadar büyük bir ilgiyle karşılaştılar ve bunu daha birçok proje ve kitaplar izledi.
‘’Sıradan işlerinizi hallederken de şık olun. Yaratıcılığın ve şıklığın sınırı yok.’’
Onun için stil öğrenilecek bir bilgiden çok içgüdü. Bunun en önemli bileşeninin de kendini tanımak olduğunu söylüyor. Yani aslında her zaman kendi gibi olduğu için gideceği yere göre ekstra bir çabasına gerek yok, o bu tutkuya her zaman sahip.
Alışveriş yapmak için dışarı çıkmıyor, sahip olduğu hayatın içinde onu heyecanlandıracak parçalar mutlaka onu buluyor. Bunu da en iyi çarşı pazar gezerek yapıyor. Bu sayede de kıyafetlerinin hep bir hikayesi var. Mesela Kapalıçarşı ve ona turkuazı katan İstanbul. Eğer hikayeleri olmayacaksa o kadar kıyafete ihtiyacımız olmadığını söylüyor.
Giyinirken bir kurala uyarak değil, doğaçlama yaparak bu uyumu yakalıyor. Güzel ve çirkini, pahalı ve ucuzu, tüm zıt renkleri aynı anda üstünde görmek mümkün.
Yani o aslında tüm zamanlara ait bir kadın. Hem de hiçbir zamana ait değil. Herkes ondan ilham alırken o da yalnızca kendinden ve tutkusundan ilham alıyor.
Bi de son olarak, kıyafetleri deneyerek almak onun için zaman kaybı, olmazsa yastık yapar.
Hayatın harika renklerinden hepsi Iris ❤
Bu yazıdaki referanslar: VogueElleHürriyet KelebekIris BelgeseliGülin Selçuk
” En moda ruhumuza yakışan”