EDIE SEDGWICK

0
shares
Share on Facebook
Share on Twitter
Share on LinkedIn
Pin to Pinterest
+
What's This?

EDIE SEDGWICK

Moda ikonlarından adı çok duyulmamış, ünü çok yayılmamış olan bir kadını mercek altına almak istedim bu yazımda. Herkes Audrey Hepburn’ü, Marilyn Monroe’yu , Grace Kelly’yi bilir. Biraz da bilmediklerimizi inceleyelim… Sosyeteden olmasına rağmen sanatla uğraşmak istediği için ailesine karşı çıkıp, özgürlüğüne doğru yola çıkan bir kadın… Edie Sedgwick! Edie, akıl sağlığı yerinde olmadığı için çocuk yapmaması gereken, fakat buna rağmen sekiz çocuğu olan bir babanın, sekiz çocuğundan biriydi. California’da lüks bir evde doğdu ve büyüdü. O ve kardeşleri, babalarının katı kurallarına uymak zorundalardı. Büyük bir servete sahip köklü bir ailenin kızıydı. Yeme bozukluğu olduğu için, babası onu on üç yaşındayken bir hastaneye kapatmıştı. Yani aslında bu, dışardan süslü ve zengin görünen hayatı, aslında hiç de öyle değildi. İki erkek kardeşinin ölmesi üzerine, tek başına Newyork’a, büyük annesinin yanına taşındı. Bu dönemde dans, resim ve modellik dersleri alıyor ve büyük annesiyle Manhattan’da yaşıyordu. Asıl hayali resimle uğraşmaktı ve orada hayalini gerçekleştirip resimler yapmış, bununla da kalmamış sergiler açmıştı. Sergilerinden birinde de ressam ve film yapımcısı olan Andy Warhol’un dikkatini bir hayli çekmişti. O günden sonra tam anlamıyla hayatı değişti. Warhol onu yanından ayırmıyor, her gittiği yere koluna Edie’yi de takıp gidiyordu. Çünkü Edie, Warhol’un ilham perisiydi! Çok geçmeden Edie’yi kısa filmlerinde oynatmaya başlamış ve bu sayede Edie, herkes tarafından tanınmaya başlamıştı. Hatta bu dönemde beraber o kadar göz önünde ve ünlülermiş ki, ikilinin katılmadığı bir parti başarısız olarak nitelendiriliyormuş. Edie, 1965’te ‘’Yılın Kadını’’ seçildi. Sadece ünüyle değil aynı zamanda bir ikon olması nedeniyle de göz önündeydi. Onun vücudu, makyajı, saçı, hatta gülüşü bile insanlar tarafından takip ediliyordu. Warhol’un filmlerinde oynadıkça ismi giderek daha çok duyulmaya başladı. İncecik ve düzgün bedeni ona modellik kariyerinin de kapılarını açmıştı. Erkek gibi kesilmiş saçları ona maskülen bir hava verse de aslında o tam anlamıyla feminen bir kadındı. O, kısacık saçlarını omuzlarına dokunan avize küpeleriyle tamamen farklı bir havaya sokuyordu. Kendine has makyaj stiliyse onun ikon olmasının en büyük sebeplerinden biriydi. Alt ve üst kirpik diplerinde, gözünü çerçeveleyen birer siyah çizgi ve gözünün katlanma çizgisinde göz boyunca devam eden oval bir çizgi daha! Bu adeta onun imzasıydı. Belki de onu zirveye doğru taşıyan masum bakışlarının sırrı bu makyaj stiliydi. Edie’yi anlatan betimlemelerden biri de o sıcacık gülümsemesiydi. Aslında onu esas ünlü yapan nedenlerden biri seksi pozlarıydı ama onun bir yanı seksi ve olgun bir kadınken diğer bir yanı da kocaman gülümsemesiyle insanların içini ısıtan samimi ve tatlı bir surattı. Yanağının iki tarafına yerleşmiş gamzeleri ona sevimli bir hava katıyordu. Edie’nin giyiminde ise umursamaz ve salaş bir tavır vardı. Siyah beyaz çizgili tişörtler onun vazgeçilmezlerindendi. Bu tişörtlerin altında sımsıkı bir jean görmek çok olağandı. Bu şekilde düzgün fiziğini gözler önüne seriyordu. Sanki giydiği her şeyde kocaman küpeleri de olmak zorunda gibiydi. Onu büyük küpeleri olmadan görmek çok zordu. Coco Chanel’in tabiriyle ‘’Küçük siyah elbise’’ onun kurtarıcılarındandı. Şık olması gereken zamanlarda bu formda farklı elbiseler giyiyordu. Askılı, uzun kollu, desenli veya düz ve genelde dizinin üzerinde olan elbiseleri sıklıkla kullanıyordu. Fakat Edie’nin psikolojik durumu ve hayatı bunlara rağmen düzelmemişti. Çünkü yeme bozukluğu devam etmiş ve ailesi onu reddettiği için psikolojik bir bunalım içindeydi. Zamanla Andy Warhol’la araları açıldı ve bu nedenle finansal problemler yaşamaya başladı. Aynı zamanda uyuşturucuya da başlamıştı. En sonunda da sorunlarıyla başa çıkamayıp henüz daha 28 yaşındayken yüksek doz uyuşturucu alması sebebiyle bu sükseli yaşamına gözlerini yumdu. Birçok önemli isme ilham kaynağı olmuş ve bir süre aşk yaşadığı Bob Dylan’ın “Just like a woman” ve “Leopard-skin pill-box hat” şarkılarını Edie Sedgwick’e yazdığı söylenmektedir. Ayrıca “The Factory Girl” filmi de Edie’nin hayatını anlatmaktadır. Günümüzde hala bildiğimiz ve stil ikonları arasında gösterilen bir sanatçı olmayı başarabilmiştir Edie. Kendine has saçı, makyajı ve giyimiyle hafızalarımıza kazınmıştır. Belki bir Audrey Hepburn, bir Grace Kelly kadar tanınmamaktadır ama bunun nedeni de erken yaşta hayata gözlerini yummuş olmasıdır. Yine de yaşadığı 28 yılda yaptıklarıyla bile hala günümüzde varlığını sürdürmektedir. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Modalı günler!
Ayşe Katılmış ” Fashionziner New Author
Bu yazıdaki referanslar: Wikipedia, Ekşisözlük, Radikal Gazetesi, theculturetrip.com/
Subscribe our YouTube Channel!
Follow us on Instagram!
Tüm medya mecralarımızı takip etmeyi unutmayınız. Share Now:

Ayşe Katılmış

Herkese merhabalar! Ben Ayşe Katılmış. İlk yazımda öncelikle kendimden bahsedip biraz kendimi tanıtmak istiyorum. Ben kim miyim? Kısa bir özet geçecek olursam; ben, 13.01.1995 tarihinde –yani 22 yaşındayım- İstanbul’da doğdum ve büyüdüm, şuanda da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümünde eğitim görmekteyim.

Ayşe Katılmış has 8 posts and counting. See all posts by Ayşe Katılmış

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir